Koroner Arter Hastalıgı

Göğüste ağrı, sıkışma, yanma, nefes darlığı, sırt ve kolda ağrı şikayetleriyle açığa çıkan koroner ateroskleroz gelişiminde, genetik ve çevresel faktörler kadar hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı da rol oynar.

Koroner arterler etrafını çevreledikleri kalbin beslenmesini sağlayan atardamarlardır. Koroner arterler aort damarından sağ ve sol ana koroner arterler olarak çıkmaktadır. Sağ koroner arter tek bir ana dal olarak seyrederken sol ana koroner arter aortadan çıktıktan yaklaşık 2 santimetre sonra sol ön inen arter ILADI ve sirkumfleks arter (Cx) olarak ikiye ayrılmaktadır. LAD kalbin ön yüzünde seyrederken Cx kalbin arkasında seyretmektedir. Koroner arterler ana atardamar olan aortadan aldıkları oksijenden temiz kanı alıp hücrelerine taşımakla görevlidirler.

Beslenme bozukluğu, aşırı yemek yeme, yağlı beslenme, hareketsiz bir yaşam sürme gibi çevresel faktörlerden dolayı yediğimiz yiyeceklerin yan ürünleri damar içerisinde birikir. Belirli bir yaşın üzerinde ise biriken bu yan ürünlerden dolayı zamanla damar daralır ya da tıkanır. Kalbe yeterli derecede kan ve oksijen iletilemediğinden dolayı kalbin beslenmesi bozulur. Bu durumda da koroner arter hastalığı dediğimiz sorun ortaya çıkar. Nedeni ateroskleroz dediğimiz damar sertliğidir.

Ateroskleroz / Damar Sertliği ve Koroner Kalp Hastalığının Tedavisi
Ateroskleroz damar duvarında yağ parçacıklarının birikimi ile oluşan ve damar cidarını kaplayarak daralmaya neden olan patolojik bir süreçtir. Koroner ateroskleroz yıllar boyu süren bir süreç olup bebeklik döneminden itibaren başlamaktadır, bulguları genellikle kırk yaşından sonra vermektedir ve iskemik kalp hastalığına neden olmaktadır.

İskemik kalp hastalığı tanımı içine giren sendromların büyük çoğunluğu, koroner perfüzyonun myokardın ihtiyacını karşılayamamasından kaynaklanmaktadır. Bu durum, sıklıkla kalbin dış yüzünde seyreden koroner atardamarda görülen aterosklerotik darlıklardan çatlayan plakların üzerinde oluşan pıhtılaşma nedeniyle veya koroner arterlerin spazmı sonucu olur. Normal koşullarda, dinlenmede yeterli koroner beslenmeyi sağlayan bu atardamarlar, şiddetli egzersiz sırasında dahi gerekli gevşeyerek bu ihtiyacı karşılar. Atardamar çapının yüzde 75 kadar azalması durumunda egzersiz kapasitesi azalarak semptomlar oluşabilir. Yüzde 90 civarındaki darlıklarda ise dinlenmede beslenme bozukluğu oluşabilir. İskemik kalp hastalığı olgularının yüzde 90’ında ilerlemiş aterosklerotik sabit darlıklar mevcuttur.

Koroner ateroskleroz gelişiminde kişisel ve çevresel faktörler rol almakta olup hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, ailede birinci derece akrabalarda koroner arter hastalığı olması bilinen genetik faktörlerdir. Sigara kullanımı, yüksek kolesterol içerikli beslenme, stresli ve pasif yaşam şekli çevresel olup sonradan edinilen riskli faktörlerdir. Bu hastalığa ait bulgular her yaşta görülebilir ancak belirtildiği üzere kırk yaş ve üzerinde görülme sıklığı daha fazladır. Özellikle erkeklerde kadınlara oranla daha sıktır. Bunun nedeni ise kadınlarda salgılanan östrojen hormonunun bu hastalığa karşı koruyucu faktör olmasıdır. Ancak menopoz dönemi sonrası bu hormonun seviyesindeki azalma kadınlarda da koroner arter hastalığı görülme riskini arttırır.

Zamanla koroner ateroskleroz damar kan akımını engeller ve kalp kasının beslenmesini bozarak hastanın şikayetlerini başlatır. Şikayetler başlangıçta yokuş çıkarken, koşarken, stresli anlarda yani kalbin kan ihtiyacının arttığı durumda oluşurken zamanla darlığın ilerlemesi ve yeterli kan akımının belirgin derecede azalması ile istirahat anında da görülür.

En sık görülen şikayet göğüs ağrısıdır. Bunun dışında göğüste daralma, sıkışma, yanma, nefes darlığı, sırt ve kola uzanım gösteren ağrı şeklinde de kendini gösterebilir. Tipik göğüs ağrısı göğüs orta hatta başlayıp sol kol ve çeneye yayılan sıkıştırıcı tarzdadır. Hastalar genellikle ağrının gerilemesi için dinlenme ihtiyacı hisseder ve dinlenme sonrası rahatlar. Ancak bazı hastalarda koroner arter hastalığının ilk belirtisi kalp krizi olabilir. Damarın tam tıkanması sonucu doku beslenemez ve damarın tıkandığı yerdeki kalp dokusunda ölüm meydana gelir. Bu hastalarda göğüs ağrısı kendiliğinden geçmez. Ağrı uzun sürelidir ve şiddetlidir. Hastanın hayatını tehlikeye atan bir durum olup acil müdahale gerektirmektedir.

Doktorlar göğüs ağrısını (angına) sıklıkla, “Canadian Heart Association” sınıflandırmasına göre derecelendirir. Kanada Kalp Derneği (CCS) sınıflandırmasına göre angına 4 gruba ayrılır:
1. Sınıf I : Yürüyüş, merdiven çıkma gibi günlük fiziksel aktiviteler angınaya neden olmaz. Ağır aktivitelerde angına görülür.

2. Sınıf II : Günlük aktivitelerde hafif kısıtlanma vardır. Hızlı yürüyüş veya merdiven çıkma, yokuş çıkma, duygusal durumda veya sadece uykudan uyandıktan sonra birkaç saat içindeki günlük etkinliklerde ağrı oluşur. Normal hızda veya normal koşullarda 200 metreden fazla yürüyüş veya bir kattan daha fazla merdiven şikayet olmaksızın çıkılabilmektedir.

3. Sınıf III : Günlük fiziksel etkinliklerde belirgin kısıtlanma vardır. Normal hızda 200 metreden fazla yürüyüş veya bir kattan daha fazla merdiven çıkma şikayetleri oluşturmaktadır.

4. Sınıf IV : En ufak etkinlikte, bazen dinlenmede de şikayetler ortaya çıkabilmektedir.

XX. yüzyılın başlarından beri koroner arter hastalığı, mortalitenin en sık sebebi olarak belirlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 700.000 kardiyak ölüm görülmekte ve bunların yüzde 60’ında koroner kalp hastalığı sorumludur. Bu nedenle bahsedilen şikayetler görüldüğü takdirde koroner arter hastalığı tanısı için mutlaka kardiyoloji uzmanına başvurmak gereklidir. Doktorunuz şikayetleriniz doğrultusunda tanı koymak amaçlı bazı testler yapmalıdır.
Bu testler :
EKG : Elektrokardiyografi adı verilen bu yöntemle kalbin atım düzeni, koroner arter hastalığı ve geçirilmiş kalp krizi hakkında bilgi elde edilir.

Eforlu EKG : Doktorun gerekli gördüğü durumda istenir. Hasta koşu bandı üzerinde koşarken kalp elektrosu kaydedilir. Damarların kalbi ne kadar oranda beslediğine bakılır.

Talyum Miyokard Sintigrafisi : Talyum nükleer bir maddedir. Bu madde damardan verilerek kalp kasının beslenmesine bakılır. Bu yöntemle kalbin kan akımı ve yeteri kadar beslenmeyen yerleri, kalbin fonksiyonları tespit edilir.

Ekokardiyografik İnceleme : Kalp kasının kasılması ve kalp kapakçıkları hakkında bilgi elde edilir. Kalp ultrasonla incelenir.

Koroner Anjiografi : Damarların net bir şekilde görülmesi için damar yapısını inceleyen bir yöntemdir. Genelde tanı koymanın zor olduğu durumlarda uygulanır.

Prof. Dr. Onur Selcuk GÖKSEL